Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün bir heyecan bir heyecan. Çünkü bir senedir bizi içerde tutan ve kendine bağlayan Show TV’nin reyting rekortmeni dizisi ‘İçerde’nin finalini izlemek için Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ndeydim. Tıklım tıklımdı. Herkes oyuncuları görebilmek, fotoğraf çektirebilmek için birbiriyle yarışıyordu. İnanılmaz bir sevgi seli vardı.

        İÇERDE'NİN KAHRAMANLARI SARP VE MERT

        - Çağatay Ulusoy kendi oyunculuğuna oyunculuk kattı. İlk dizisini hatırlıyorum da o Çağatay’la bu Çağatay arasında uçurum var.

        - Aras Bulut İynemli güzel oynar, iyi oynar. Hele Çağan Irmak’ın ‘Tamam mıyız’ filmindeki performansı hâlâ aklımda. Ama ‘İçerde’de oyunculuğunu taçlandırdı. Harika bir işe imza attı.

        - Sarp ve Mert’in, yani Çağatay Ulusoy ve Aras Bulut İynemli’nin Celal’in mekânında ocakbaşında oturduğu bir sahne vardı. İşte orada “Kazanmış, başarmış, özgüveni tam, oyunculuk sınavından çıkmış, ustalarla çalışmanın gururunu yaşayan” iki başarılı oyuncu vardı. Keyifli oynadılar ve bunu çok da güzel hissettirdiler.

        Bensu’dan daha çok bahsedeceğiz

        ‘İÇERDE’DE keşfedilen diğer bir yıldız ise kesinlikle Bensu Soral’dır. Bensu’dan daha yeni yeni bahsetmeye başladık ama durun bu daha başlangıç.

        Bensu kendinden çok söz ettirecek. Gerçekten inanılmaz bir yıldız doğdu. Çok başarılı. ‘İçerde’nin final gecesinde de kıyafeti, saçı, makyajı ve kimseden esirgemediği gülümsemesiyle tam bir prenses gibiydi.

        Çetin usta sen nasıl bir oyuncusun?

        - Seni ayakta alkışlıyorum.. Hem de saatlerce.

        - Önünde saygıyla eğiliyorum.

        - İnanılmaz rol kesiyorsun. Hollywood’da olsaydın Oscar heykelciğini çok kez kaldırmıştın.

        - Yaşayan bir efsanesin.

        - Son sahnen asla unutulmayacak. O nasıl oyunculuk. Bilmeyenlere not: Çetin Tekindor asla röportaj yapmıyor. Hiçbir davete katılmıyor. Set dışında onu görebilen çok az. Bir keresinde bana e-posta atıp bu durumu anlatmıştı. Kendisine saygı duymaktan başka yapacak hiçbir şey yok. Sadece işi ile anılmak en büyük tercihi.

        Ve fenomenler

        - Alyanak, yani Yıldıray Şahinler ve Coşkun, yani Nebil Sayın tam bir fenomen oldular. Öyle ki onların sahneleri çıktığı an salon yıkıldı. Alkış kıyamet koptu.

        - Yusuf Müdür, yani Mustafa Uğurlu. İnanılmazdı. Mustafa Uğurlu’nun oyunculuğuna diyecek yoktu. O olmasaydı dizi eksik kalırdı.

        - Kudret Sönmez, yani Uğur Yücel. Diziye geç katıldı ama tam katıldı. Kudret dengeleri bozdu, değiştirdi. Ve Uğur Yücel bir kez daha oyunculuğunu gösterdi.

        - Yeşim, yani Gözde Kansu. Kısa pilatin saçları ve “Kocam, kocam” deyişi akıllara kazındı. Ondan sonra kadınlar eşlerine “Kocam” demeye başladı.

        - Kebapçı Celal’in tabiri ile “Davuuuttt” yani Rıza Kocaoğlu. Bir oyuncu her rolde o karakteri yansıtır mı? Her dizide “Adam çok iyi oynuyor. Bak diğer rolünü unutturdu” dedirten bir oyuncu.

        ‘İçerde’ final yaptı ama biz hâlâ içerdeyiz. Bu dizinin tekrarları da izlenir benden söylemesi. O kadar güzel bir işti.

        Dövmek yetmedi, silah çekme başladı!

        BU yeni değil, ilk değil ve son olmayacak. Magazin muhabirlerinin yaşadığı olaylar saymakla bitmez. La Boom, Gizli Kalsın gibi mekânların sahibi Umut Evirgen, Hürriyet Gazetesi muhabiri İsmail Bayrak’a silah çekmiş. Fotoğraf makinesine el koymuş. Korkunç bir olay. Neden biliyor musunuz, Tuba Büyüküstün’le birlikte fotoğrafı çekildi diye. Neden kızıyor biliyor musunuz Umut, çünkü nişanlısı Cansu Ağar’dan bu söylenti yüzünden ayrıldı. Tabii söylentileri inkâr etti. Arayı düzeltmeye çalışıyordu ama olmadı, şimdi ayıklasın pirincin taşını. İnşallah bu iş kapanıp gitmez. Şehrin göbeğinde arabanın önünü kesip silah çekmek nedir? Bunu yapan her kim olursa olsun, mutlaka cezalandırılmalı.

        Diğer Yazılar