1001 нощи - Една година стана , но страстта към Приказката ни остана - 116

Бергюзар Корел и  Бурак Аксой

Много ми е интересно какво са написали турските фенове на тази снимка.

НАДЕ, Е В А Л Л А!!!!!!!
АМА И АЗ ИСКАМ!

nadejda2639, браво. Истинско щастие е поне за малко да
имаш възможност да се потопиш в ежедневието на местата
където живеят и творят нашите любимци. Благородно ти завиждам.

Готово, Фреш.

Aşkının Adını Oğluna Verecek  

09 Ocak 2010 15:28
Bir aya kadar oğlunu kucağına alacak olan Bergüzar Korel ve Halit Ergenç çifti bebeklerine verecekleri ismi belirledi.
 
Bir aya kadar oğlunu kucağına alacak olan Bergüzar Korel ve Halit Ergenç çifti, bebeklerine sırasıyla Mercan ve Hazar isimlerini düşündükten sonra Ali'de karar kıldı. 'Aşk Geliyorum Demez' filminde müteahhit kızı Gözde karakterini canlandıran Bergüzar Korel, rol icabı gönlünü kaptırdığı Ali'yi bu kez oğlunun ismi olarak düşündü.
GAYET YALIN VE TEMİZ
Ali isminin özel bir anlamı olmadığını belirten Halit Ergenç, "Gayet yalın temiz, beğendiğimiz ve sevdiğimiz bir Türk ismi olduğu için bu isimde karar kıldık" dedi. Ergenç, 1993'te Ajda Pekkan'ın Günay'daki programı için hazırlanan bir şovda, mavi tayt ve büstiyerle dans eden görüntüleri hakkında ise şöyle konuştu: "Ben Mimar Sinan Üniversitesi müzikal bölümü mezunuyum, dans eğitimi aldım. Sonuçta ben bir oyuncuyum ve işimi de severek yapıyorum."

БАБЧИ,много хубави колажи си сложила!     

Miki 23, Simo66, hello!
 I'm very excited  that i have friends out of my country. Yesterday i felt very special, when i recevied your greetings. i think that there is no limit for the good hearts and positive thoughts. I'm sending you all my love. Like Halit i have a special place  for you in my heart.Thank you for everything,that you make for our forum.
With love:Goni

There are one of the beautiful colages of the ROMANIAN FORUM.I hope that they won`t be angry of that.   

Bu bir ağa dizisi değil

MELİS D. ÇALAPKULU 09.01.2010
Çok izlenen ve çok konuşulan Zerda, Aliye, Binbir Gece gibi yerli dizilerin yaratıcı ekibi, son olarak atv'de yayınlanan, Nurgül Yeşilçay ve Murat Yıldırım'lı Aşk ve Ceza'yı çekiyor. Yönetmen Kudret Sabancı, diziyi anlatıyor Zerda, ... Yapım şirketi TMC'nin çatısı altında aynı ekibin elinden çıkan bu diziler, son 10 yılda Türk izleyicisini ekran başına en çok bağlayan yapımlardan oldu. Şimdi bu ekip, Nurgül Yeşilçay ve Murat Yıldırım'ın başrollerinde olduğu, atv'nin Aşk ve Ceza dizisiyle karşımızda. Dizinin yönetmeni yine Kudret Sabancı, müzik yine Kıraç'ın... Senaryo ekibi ise Yıldız Tunç, Mehmet Bilal Dede, Murat Lütfü ve Ethem Yekta'dan oluşuyor. Yeni dizi vesilesiyle Kudret Sabancı, Yıldız Tunç ve Kıraç'la görüştük...
- Kudret Bey, sizin ekibinizin yaptığı diziler hep çok izleniyor. Bunun formülü nedir?
- Kudret Sabancı: Ta yaratımından başlayarak, yayın bandının hazırlanmasına dek doğru bir ekiple çalışmak. Yıllardır aynı ekiple çalışıyoruz. Büyük kısmıyla Binbir Gece'den beri, bir kısmı Aliye'den kalma, bir kısmı da ta Zerda'dan. Herkes herkesi çok iyi tanıyor.
Mesela Tolga, Binbir Gece'nin de görüntü yönetmeniydi. Bu dizi için 'Başka bir dil tutturalım, başka bir tarzda reji yapalım,' dedik. Başka bir görüntü yönetmeni olsaydı, birbirimizi tanımak bir buçuk ay sürerdi. Ama burada ilk günde ortak noktaya geldik. Çünkü artık o benim neler isteyip neler istemeyeceğimi biliyor, ben de onunkileri biliyorum. Bu, aynı şekilde Kıraç için de geçerli.
Mesela Binbir Gece'nin daha durağan akan bir öyküsü vardı. Bu daha agresif bir öykü, sahneler daha agresif... Dolayısıyla reji dili de ona göre, müzikler de. - Yani daha rahat çalıştığınız bir iş diyebiliriz...
- Tabii. Dünyada da çok var böyle örnek aslında. Hep aynı görüntü yönetmeniyle, aynı müzisyenle çalışan... Sergio Leone ile Ennio Morricone, Fellini ile Nino Rota gibi...

İLK ÖNCE OZAN GÜVEN'İ DÜŞÜNMÜŞLER
- Peki bu hikâyeyi oluştururken çıkış noktanız neydi?
- Bu hikâye vardı zaten bizim elimizde, Binbir Gece'den önce. Ozan'la (Güven) çalışmak istemiştim ve Ozan askere gitmişti o zaman. Onu bekleyelim diye durduk. Binbir Gece'nin hikâyesi çıkınca çok hoşumuza gitti, onu çektik arada. Şimdi Ozan yine Canım Ailem'de çalışıyor. Ama şu anda da çok iyi bir kast oluştu bence.
- Neden tekrar berdel, ağalık gibi konuları işlediniz, biraz klişe olmadı mı artık bunlar? Mesela Binbir Gece daha şehirli bir diziydi...
- Bu da şehirli bir dizi. Bu ilk bölümü biraz flashback gibi düşünün. Normalde üç-dört bölümde anlatılacak konuyu biz birinci bölümde geçtik zaten.
- O mevzular orada kalacak, uzamayacak yani öyle mi?
- Evet. Bu bir ağa dizisi değil. Sadece erkek oyuncunun bir sürü kadın arasında sıkışması açısından kullandık onu. Zaten bu hikâyenin temeli o, birçok kadın arasına sıkışmış, hareket edemeyen bir erkeğin hikâyesi. Eğer evli bir erkek başka birine âşık olsaydı, bu televizyon izleyicisi açısında tahammül edilmez bir hikâye olurdu. Ama bu şekilde adam mecburen evlenmiş ve kendini evli olarak görmüyor, seyirci de onu evli olarak görmüyor...
Ama yasal olarak da hareket edemiyor, kalkıp bu tarafa gelemiyor. Yani yine Van ayağı olacak ama bir Asmalı Konak ya da Zerda tarzında bir dizi değil bu. Hatta bugüne kadar hiç işlenmemiş birtakım hikâyelere gireceğiz. Başka dinden evlilikler mesela. Ana hikâyelerimizden biri bu. Dinler çatışması.
- Siz sinemada en son Anlat İstanbul'un beş hikâyesinden birini çektiniz. Yeni sinema projeniz var mı?
- Var. Bir kahraman hikâyesi, Karaoğlan hikâyesi deyim. Onun üzerine konuştuk uzun süredir, TMC ile. Ama bu kriz bizi engelledi. Bu dizi bittikten sonra artık.
- Sizin farklı ilgi alanlarınız varmış. Müzik, resim, fotoğraf... Çizgi roman topluyormuşsunuz. Başka?
- Bunlar profesyonel sayılacak uğraşlar değil, profesyonele en yakın fotoğraf diyebilirim. Ama çok fazla müzik aleti var evde. Piyano, gitar, vurmalılar...
- Kendi kendinize mi öğrendiniz bunları?
- Evet. Hobim bunlar. Bu iş çok stresli bir iş. Eve gidip piyanonun başına oturduğum zaman bir anda o strese neden olan her şey bitiyor. Bambaşka bir yere geçiyorsunuz. Resim aynı şekilde, çizgi roman aynı şekilde... Baharda da uçurtmaları severim mesela...
- Bir de Amerikan arabalarını seviyormuşsunuz galiba...
- Evet, Chevrolet kullanıyorum.
- Siz nasıl bir insansınız peki, gündelik hayatınızda neler yaparsınız başka?
- Ekstra bir şey yapmıyorum, küçük bir dünyam var, evimin içinde. Beylerbeyi'nde oturuyorum. Küçük bir ev, çiçeklerim filan var. Film seyrediyorum, kitap okuyorum...
- Siz kendi izleyicinizden memnun musunuz?
- Galiba karşılıklı bağ gibi bir şey oluştu aramızda, ben yeni yeni fark ediyorum bunu. Bazen e-mailler geliyor, benim kadrajımı filan ayırt ediyorlar artık.
- Çok izlenmenin bir yolu da televizyona sinema kadar önem vermek midir?
- Televizyonla sinemayı aynı yere koymuyorum. Birisi daha önemlidir anlamında değil bu. Televizyon başka, sinema başka bir şey. Tüketildiği yer başka bir kere. Çayınızı kahvenizi içerken, çocuğun altını değiştirirken filan bir yandan dizi izliyorsunuz.
Yani gündelik hayatını sürdürürken de takip edebiliyor olması lazım dizi izleyicisinin, demek ki ona göre çalışmak gerekiyor. Ama sinemada bir sürü film içinden sizinkini seçmiş, kalkmış sinemaya gelmiş, karanlıkta, dev bir ekranda izliyor seyirci

Продължението:

Какво може да направи Орхан? За да може да подтисне гаденето което се надига всеки път като погледне Оя, той започва да се оглежда наоколо … Кое е това момиче ? Това което е негова студентка, да… хмм… Името и е Седа. Тя е също така артистка, играеща в ТВ шоута; и ако нейният учител се съгласи да посети нейната кабаретна постановка в един бар в Таксим, тя ще бъде много доволна...
Орхан е объркан. Той не е от мъжете които флиртуват така ненадейно. Панира се и бързо се прибира у дома си. В къщи го очаква неприятна изненада. Както Оя по късно ще сподели и на Айше, тя си е прерязала вените на китките за да може да кърви бързо и да умре. Когато Орхан намира Оя в тази ситуация, за част от секундата си мисли; да остави ли Оя да умре или не ? Но той не може да го направи…

Орхан завежда жена си в болницата, и след като се прибират след няколко дни вижда че млада, красива, умна жена която може да вземе умът на всеки мъж се е преместила в съседният апартамент; неговата единствена любов Айше… Айше го моли за прошка и иска да започнат от начало; като се има в предвид обстоятелствата и се предприеме риск. Същата нощ Орхан и Айше се любят без Оя да разбере. Орхан започва да усеща ненаситният вкус на прелюбодеянието. Първото нещо което прави е да си го върне на Айше за това че му е изневерила и е объркала така животът му. На следващата вечер спи със Седа... Късно вечерта когато се прибира вижда че Оя се е запознала със съседката им Айше и че сляпата жена на Орхан и бившата му любовница са почти приятелки.
Орхан ревнува Оя от дружбата и с Айше... и пред очите на Айше прави нещо което не е правил отдавна, той отива и прегръща жена си... по-близо и по-близо… и още… и когато Айше напуска апартамента им още повече...

И дните преминавайки с приливите и отливите на странният триъгълник на Орхан, Оя получава проблясък на надежда че може пак да си възвърне зрението. В същото време, двете Айше и Седа, не подозирайки за съществуването на другата, оказват натиск на Орхан да бъде само техен. Но за в момента Орхан избира Оя пред тях и я завежда в чужбина.
Те се завръщат след като Оя вече е прогледнала. Но светът на Орхан е на път да стане черен след като в един и същи ден получава една и съща новина от трите жени: "Орхан, аз съм бременна ..."

Това е точно позиция да си опрян до стената.Независимо от всичко Орхан трябва да вземе решение и с помощта на силата на богатството и до някъде на насилие се заема с изпълнението на това. 

А какво става с другите ? Оя която си връща зрението и за която си мислим че не подозира нищо; Айше която започва да губи все повече надежда; и Седа която е била фатално унижена от фактите които е открила за Орхан? Нищо ли няма да направят?

Всички, тайно или наяве, чакат с извадени мечове...

Дали този който направи първата стъпка ще победи? Или трябва да чакаме до последният ход?

Събитията просто се развиват…

Ани

Още повече засили интереса ми към филма. Преди време четох, че го сравняват с "Барселона" и турската критика била раздвоена. Наистина нетипичен, авангарден сюжет за турски филм. Сигурна съм, че актьорите са се справили великолепно. Надявам се да можем да го видим и ние скоро, ако не можем колко му е до Истанбул , тя Надето вече даде пример.