1001 нощи - Една година стана , но страстта към Приказката ни остана - 116

  • 33 090
  • 732
  •   1
Отговори
# 60
  • София
  • Мнения: 1 017
СКЪПИ  МОИ  ПРИЯТЕЛКИ,
Налага се за днес да прекратя връзката си с Вас, но преди това искам най-искрено да БЛАГОДАРЯ на ВСИЧКИ,които ме поздравиха за празника на си
на ми.   bouquetПриемете и неговите благодарности и най-голяма почит към ВСИЧКИ  ГЕДЖЕМАНКИ,ЖЕНИ С ГОЛЕМИ СЪРЦА ИЗПЪЛНЕНИ С МНОГО
ЛЮБОВ И ДОБРОТА newsm51 smile3525
Все пак празниците имат край и трябва да се работи, за това:
             ПОЖЕЛАВАМ НА ВСИЧКИ,СЕМЕЙСТВАТА И ПРИЯТЕЛИТЕ ВИ:
     СПОРНА ГОДИНА,ДА ИМА РАБОТА ЗА ВСИЧКИ,УСПЕХИ И РАЗБИРА СЕ МНОГО ХУБАВИ СПОДЕЛЕНИ ЧУВСТВА newsm51 Two Hearts smile3525
Много съм щастлива,че открих толкова сродни души и това,че ме приехте
              ОБИЧАМ ВИ!!!  bouquet Hug Hug Hug Hug

# 61
  • Варна
  • Мнения: 1 078
 
      ЗДРАВЕЙТЕ,  СЛАДУРАНКИ  -  ГЕДЖЕМАНКИ ! ! ! Hug Hug Hug

      МНОООГО  КРАСИВА  И  ПРАЗНИЧНА  НИ  Е  ТЕМАТА  ДНЕС !!!   smile3501 smile3501 smile3501

      ХИАЦИНТ ,  ДА  ТИ  Е  ЖИВ  И  ЗДРАВ  СИНА !!!

      ДАНО  СЪДБАТА  ДА  СБЪДНЕ  МЕЧТИТЕ  ТИ  ЗА  НЕГО !!!
 



               

 

# 62
  • В центъра на България
  • Мнения: 273
 Κυριακή, 03 Ιανουαρίου 2010
`ΧΙΛΙΕΣ ΚΑΙ ΜΙΑ ΝΥΧΤΕΣ`...το ΤΟΥΡΚΙΚΟ ΣΗΡΙΑΛ στο ΤιΒι ΜΑΚΕΔΟΝΙΑ που πιάνει 40αρια σε ΑΘΗΝΑ & ΘΕΣΣΑΛΟΝΙΚΗ...!
ΠΑΝΙΚΟΣ και λίγα λέω με το ΤΟΥΡΚΙΚΟ ΣΗΡΙΑΛ `ΧΙΛΙΕΣ ΚΑΙ ΜΙΑ ΝΥΧΤΕΣ`που το παρακολουθούμε στη χώρα μας από το κανάλι `ΜΑΚΕΔΟΝΙΑ ΤιΒι`καθημερινές 20:30 - 22:15 και τα Σαββατοκύριακα 22:00 - 23:45 σε ΕΠΑΝΑΛΗΨΗ.
Από αύριο ΔΕΥΤΕΡΑ 4-1-2010 ξεκινάνε τα ΝΕΑ ΕΠΕΙΣΟΔΙΑ της σειράς(20:30)...και σύμφωνα πάντα με πληροφορίες από τη διοίκηση του τηλεοπτικού σταθμού ΤιΒι ΜΑΚΕΔΟΝΙΑ,τα μηχανάκια της AGB σε Αθήνα και Θεσσαλονίκη `πιάνουν` 40αρια την ώρα μετάδοσης του.

# 63
  • Мнения: 459
Bab4i, сега и преводач от гръцки ни трябва! Joy Joy Joy Joy Joy Гедже-вируса завзема целия Балкански полуостров! Mr. Green

# 64
  • Варна
  • Мнения: 1 078
 
      КРАСИ, РАЗБИРА СЕ  ЧЕ  СИ  ЕДНА  ОТ  НАС  И  СИ  НАША  ПРИЯТЕЛКА !!!

      ЗАЩОТО   ВЕДНАГА  ПАСНА  НА ФОРУМА  И  НА  НАСТРОЕНИЕТО  В  НЕГО !!!    newsm10

      РАДВАМ  СЕ,  ЧЕ ТОЛКОВА  БЪРЗО  НАПРЕДВАШ  С  КОМПА !!!      smile3501

      СИГУРНА  СЪМ, ЧЕ И ПРИ ТЕБ  ВИРУСА  ЩЕ  МУТИРА  СКОРО 

      И  ЩЕ  ИЗНЕНАДАШ  И  СЕБЕ  СИ,  ЗАЩОТО  ЩЕ   ЗАПОЧНЕШ

      ДА  ПРАВИШ  НЕЩА,  КОИТО  НЕ  СИ  И  ПОДОЗИРАЛА  ЧЕ  МОЖЕШ!!!    newsm53

       ДА  Е  ЖИВ  И  ЗДРАВ  СИНА ТИ,  И    ДА  ПРЕЖИВЕЕТЕ 

       ОЩЕ  МНОГО  РАДОСТНИ   МИГОВЕ   ЗАЕДНО!!!   



       

# 65
  • Гърция
  • Мнения: 1
Κυριακή, 03 Ιανουαρίου 2010
`ΧΙΛΙΕΣ ΚΑΙ ΜΙΑ ΝΥΧΤΕΣ`...το ΤΟΥΡΚΙΚΟ ΣΗΡΙΑΛ στο ΤιΒι ΜΑΚΕΔΟΝΙΑ που πιάνει 40αρια σε ΑΘΗΝΑ & ΘΕΣΣΑΛΟΝΙΚΗ...!
ΠΑΝΙΚΟΣ και λίγα λέω με το ΤΟΥΡΚΙΚΟ ΣΗΡΙΑΛ `ΧΙΛΙΕΣ ΚΑΙ ΜΙΑ ΝΥΧΤΕΣ`που το παρακολουθούμε στη χώρα μας από το κανάλι `ΜΑΚΕΔΟΝΙΑ ΤιΒι`καθημερινές 20:30 - 22:15 και τα Σαββατοκύριακα 22:00 - 23:45 σε ΕΠΑΝΑΛΗΨΗ.
Από αύριο ΔΕΥΤΕΡΑ 4-1-2010 ξεκινάνε τα ΝΕΑ ΕΠΕΙΣΟΔΙΑ της σειράς(20:30)...και σύμφωνα πάντα με πληροφορίες από τη διοίκηση του τηλεοπτικού σταθμού ΤιΒι ΜΑΚΕΔΟΝΙΑ,τα μηχανάκια της AGB σε Αθήνα και Θεσσαλονίκη `πιάνουν` 40αρια την ώρα μετάδοσης του.


Неделя, 03 януари 2010
Турският сериал "1001 нощ" започва по ТВ Македония. Истерия е малко да се каже за интереса към сериала 1001 нощ, който ще се излъчва по тв Македония всеки делничен ден  от 20:30 - 22:15 и събота и неделя 22:00 - 23:45. Излъчването на сериала започва на 04 януари 2010.

В общи линии е това.

# 66
  • Варна
  • Мнения: 1 078
Bab4i, сега и преводач от гръцки ни трябва! Joy Joy Joy Joy Joy Гедже-вируса завзема целия Балкански полуостров! Mr. Green

          МИМЕ,  И  АРАБСКИТЕ  СТРАНИ  СА  ЛУДНАЛИ,  ДАЖЕ  ПРЕДИ  НАС !!!

          ВЕЧЕ  ИМАМ  НЯКОЛКО  ПРИЯТЕЛКИ, ФЕНКИ НА КЛИПОВЕТЕ МИ,  КОИТО  

          СА  ЕГИПТЯНКИ !!!  
 #Crazy #Crazy #Crazy

          Bayraktarova ,  БЛАГОДАРИМ ! ! !   


         

Последна редакция: нд, 03 яну 2010, 23:27 от Planet

# 67
  • Plovdiv
  • Мнения: 248


СИРЕН, ХИАЦИНТ, КРАСИ
Успях да стигна до компа в последните минути на деня!
Да са живи и здрави децата ви! Нека дълги години да ви радват!
Толкова хубави, красиви  и многообразни са пожеланията към вашите деца
и вас самите , че на мен не ми остава друго освен да ги събера всички ,
да ги умножа по 1001 и това,  което се получи да ви го поднеса на всяка поотделно!
Е това е пожелание от математик , май така стана! Ама,  да се сбъдне!
Искрено ви прегръщам и целувам и се радвам заедно с вас!
Ами как не , толкова много неща ни свързват! Не само ГЕДЖЕМАНИЯТА!
Хиацинт, големият ти син, рожденникът, и дъщеря ми са в една година родени.
Моят син , малкия син на Хиацинт и синът на Краси са също в една година родени.
Дъщерята на Сирен и моят внук - 16 годишните сладури , те пък имат само  5 дни разлика ,
 макар ,че календарно са в различни години.
Как да не празнувам с вас и да не се моля да се сбъднат и най - невероятните им мечти!
Още веднъж ви пожелавам първо здраве , после всичко останало!
ОБИЧАМ ВИ !


# 68
  • до най слънчевия бряг
  • Мнения: 1
Хиацинт и Краси62 първо на вас да пожелая да са живи и здрави рожденниците и да имат Онуров чар и харизма ,тогава късмета сам ще ги намери


Аша ,Спаска53,Лилимс,Краси,Фреш,Стефания,мамаст,Планет,Светле,Мимата 67,Вени,Хиацинт,Жанапл,Пенда,Ари,Мартомова,Маринк
дано не сме пропуснали някого ,сърдечни благодарности за красивите пожелания ,стихове,цветя и подарък (все пак цял лаптоп от Спаска 53 Laughing)
Но наистина страшно приятно е и дано вашите пожелания се сбъднат ,също като на добрите орисници от приказките ,в които ние отново започнахме  да вярваме newsm51 newsm51 newsm51

# 69
  • Мнения: 4

  /   Aralık 2009

Acı Aşk ekibiyle röportaj

Oyuncu kadrosuyla dikkat çeken 'Acı Aşk'ın başroldeki isimlerini ve yönetmenini sorguya çekmeyi görev bildik



‘Acı Aşk’ta, üç aşkın çektirdikleriyle boğuşan bir karakterin dramını izliyoruz. Çekimler esnasında ‘Vicky, Cristina, Barcelona’dan fazlaca etkilendiği  yönünde ithamlara maruz kalan film, bu yakıştırmaları hak ediyor mu, izleyip notunu verin.


Halit Ergenç röportajı



Halit Ergenç'le son filmin 'Acı Aşk'tan girdik sevilen dizisi 'Binbir Gece'den çıktık

Filmdeki karakterinizden bahseder misiniz biraz ?
H.E.: Bir travma yaşıyor hayatında. Etrafımıza baktığımız zaman bir sürü insanın yaşadığı, yaşayabileceği bir travmayı yaşıyor. Bir aldatılma hikâyesi bu. Onun üzerine hayatını toparlamaya çalışırken, beklenmedik bir şeyler üst üste oluyor. Geçmişi onu bırakmıyor. O da bir nevi geçmişine savaş açıyor ve “Gelen her şey gelsin, bana bir şey olmaz” diyerek, sonuna kadar her şeyi yaşamaya başlıyor. Böyle bir hikâye.

‘Acı Aşk’ konusu itibariyle bir aşk filmine benziyor. Ancak polisiye öğelere de sahip. Hangi tarz daha ağır basıyor ? Bu iki türün dengesini nasıl tutturdunuz filmde ?
H.E.: Aşk daha ağır. Çünkü bütün olayın arkasında yaşanmış hikâyeler var. Yani her şeyin sebebi aşk ve polisiye olsun diye anlatılmıyor hikâyede. Polisiye öğeler var içinde; ama aslında film aşk üzerine bir film.

Filmde karakterler damar aşk şarkıları dinliyormuş. Hangi şarkılar bunlar ?
H.E.: Benim bildiğim iki şarkı var. Bir tanesi ‘If You Go Away’, diğeri de ‘Senin Tanrın Bile’.

Sizde anısı olan veya çok sevdiğiniz bir şarkı kullanıldı mı filmde ?
H.E.: Tam olarak bilmiyorum, çünkü filmin kurgulanmış halini izlemedim. Sonradan hangi müzikler ilave edildi, ne koymayı düşünüyorlar bilemiyorum. Yani ben de filmi izlemiş değilim, sizinle aynı noktadayım aslında. Bir senaryoyu biliyorum. Hikâye ile de çok fazla ipucu veremem, çünkü çok sürprizli bir film. Senaryoyu okurken bir sonraki sayfada, bir sonraki sahnede ne olacağını inanılmaz merak ederek okudum ve “Hadi canım bu kadar da olmaz” dedim birçok seferinde. En enteresan kısmı da zaten bu oldu benim için. Film içerisindeki bütün olan bu olayları gerçekleştirmek ve ortaya çıkarmak işin en eğlenceli kısmıydı.

Cansu Dere ile birlikte söylediğiniz bir şarkı kullanıldı filmde. Nasıl bir deneyimdi sizin için ? Müzikal ile ilginiz vardı sanırım önceden, bu nedenle çok da zorlanmamış olmalısınız.
H.E.: Bir sahnede söyledik evet. Sahnede karakterlerin gerektirdiği, yaptığı bir işti. Profesyonel bir performans değil oradaki. Sahne içerisinde, sahnenin getirdiği iki kişinin zevkle bağıra çağıra söylediği bir şarkıydı. Yani, özellikle gelinmiş, sofistike bir şekilde söylenmiş, inanılmaz ses getirecek bir şey değil.

Hem dizilerde ve hem de sinema filmlerinde görüyoruz sizi. Hangisi sizi daha çok tatmin ediyor ? Dizileri sadece para kazanmak için yapıyorsunuz sinemayı da kariyer için diyebilir miyiz ?
H.E.: Elma ile armutu kıyaslamak olur bu. İkisinin yeri çok farklı. Dizi ve ya film, her ikisi de iş. Benim mesleğim de oyunculuk. Evet, baktığım zaman şu gün dizilerden daha yüksek para kazanmak mümkün, ama aynı derecede sinema kadar değeri var. Hatta baktığınız zaman yaptığınız diziyi inanılmaz sayıda insan izliyor ve o kadar insan, sizin yaptığınız iş hakkında fikir yürütmeye başlıyor. Çok dikkatli olmak, işinizi iyi yapmak zorundasınız. Sinemayla şöyle bir farkı var, dizi evet bir kere izleniyor aynı bölüm, aynı bölüm ikinci bir defa daha izlenebiliyor. Bütün dizi seksen, doksan bölüm sürebiliyor. Doksan kere seyirci karşısına çıkıyorsunuz, çok büyük bir kitlenin karşısına çıkıyorsunuz. Herkes sizi izliyor. Fakat o dizinin süresi bittiği zaman, o iş de bitiyor, paketleniyor, kaldırılıyor ve tüketiliyor. Ama film yaptığınız zaman, o film bir eser oluyor ve o eseri insanlar vizyona girdiği zaman izleyebiliyorlar. Vizyondan sonra televizyonda tekrar gösterilebiliyor veya evinde DVD olarak barındıran, filmden sıkılmayan kişiler bundan seneler sonra o filmi oturup izleyip, tekrardan bir takım zevkler almaya çalışabiliyorlar. Sinema filminin böyle bir farkı var. Oradaki çalışma düzeni daha farklı, başı sonu belli bir hikâye var. Farklı detaylara dikkat ediliyor. Çok daha özenli olabiliyor bazı şeyler. Çünkü diziyi bir hafta içerisinde yetiştirmeye çalışıyorsunuz, aynı zamanda hem seyirciyi tatmin etmeye çalışıyor, hem de  para kazanacak bir iş yapmaya uğraşıyorsunuz. Sonuçta dizi, en temelde para kazanmayı hedefleyen ve bunu baz alan bir iş. Ama iyi yapılması zorunlu olan bir iş, çünkü çok fazla dizi var,  her sezon başında görüyoruz. Şimdi mesela yetmiş tane dizinin vizyona girdiği düşünülüyor. Her sene nerdeyse yüze kadar yakın dizi başlıyor. Bunların büyük çoğunluğu da eleniyor, dökülüyor. Sinema da dizi de değerli; fakat farklı tarzda işler, farklı amaçları var. Benim açımdan oyunculuk olarak ikisinin de değeri aynı. Aynı emeği vermem gerekiyor her ikisine de. Ben ne kadar emek verirsem o kadar da karşılığını görüyorum. Dolayısıyla o noktada ayıramam; ama sonuçları farklı.

‘Binbir Gece’ oldukça uzun soluklu bir diziydi. O dönem oyunculuk daha bir memur temposuna bağlamış olmalı sizi. O tempoyu özlüyor musunuz ? Yine o tarz uzun soluklu bir dizide yer almak ister misiniz ?
H.E.: Yok, öyle bir şey olmuyor, neticede o karakterin yaşadığı şeyler değişip duruyor. Karakter değişiyor, yaşıyor ve gelişiyor. Farklı şeyler yapmaya başlıyor. Başladığı noktadan başka bir noktaya geliyor. Siz düşünün bir iki sene önceki siz değilsiniz. Daha farklı düşünüyorsunuz. Aynı değişimi de biz karakter üzerinden yapmaya çalışıyoruz. Böyle olunca da bu iş memuriyet işine giremiyor. Öyle bir şey olamıyor. Her gün faklı bir şey oynamaya gidiyorsunuz oraya, aynı karakter üzerinden. Gelişen bir organizma gibi dizi karakteri.

Sizce ‘iyi’ bir film nasıl olmalı ? Sizin beğendiğiniz filmler hangi özelliklere sahip oluyor genelde ?
H.E.: Benim beğendiğim filmler genellikle kendimi içinde kaybettiğim filmler oluyor. Hikâyesinin beni alıp götürmesi gerekiyor. Bunun kriteri ne diye düşünürsek, sanırım kilit nokta benim baktığım belli bir noktadan bakıyor olup, belli bir noktada da şaşırtıyor olması. Çok basit, herkesin bildiği bir şey anlatıyor olabilir fakat bakış açısı farkı olabilir. O hikâyenin kurgusu farklı olabilir. İyi bir film özenle yapılmış, ince elenip sık dokunmuş özellikle nakış gibi bir film iyi filmdir.

Peki ‘Acı Aşk’ bu özelliklere sahip mi ? Film yoğun bir ilgi görecek mi sizde ?
H.E.: Umarım. Ben de filmi ilk kez galada izlemeyi düşünüyorum. Senaryosunu okuduğumda çok eğlendim, çok da şaşırdım. Umarım onu iyi bir biçimde sunup ortaya çıkartabilmişizdir.

Bu aralar ‘Dersimiz Atatürk ’adlı filmde Atatürk rolünü canlandırıyorsunuz. Çok riskli bir rol, çoğu köşe yazarı performansınızla ve filmle ilgili kalem oynatacaktır diye tahmin ediyorum. Bu durum kendinizi baskı altında hissetmenize neden oluyor mu ? Nasıl baş ediyorsunuz ?
H.E.: Evet çok fazla beklenti var o işle ilgili. Bakalım göreceğiz ne olup ne bittiğini. Bu benim bugüne kadar içinde olduğum işler içerisinde işin iyiliğinin oyuncu, makyöz, yönetmen, ışıkçı, senarist, yan kadro ve kostümcü, arasında bu kadar net ve eşit paydalarla dağıtıldığı ilk film. Yüzde olarak ben ne kadar gerçeklik katıyorsam, diğer herkes de o kadar gerçeklik katıyor bu işe. Hatta bazı sahnelerde belli bir açıdan değil de başka açıdan çektiğimizde yarattığımız etki çok farklı oluyordu. Sadece benim elimde olan bir iş değil, o yüzden benim için enteresan bir çalışma. Yüzümde makyaj var çok ciddi. O makyajı yapan makyaj sanatçımız Derya’nın mesela çok emeği var. Dört saat sürüyordu tamamlaması. Işıkçının o makyajın en iyi görüneceği şekilde ışık yapması, kameramanın, daha doğrusu görüntü yönetmeninin tüm sahneyi ve açıyı en doğru ve natürel şekilde gösterebilecek yeri yakalaması, yönetmenin bunların bütün bunları bir araya getirmesi. Turgut Bey’in yazısının da çok önemi var. Bazı şeylere karar verdik çekerken, örneğin ne kadar benzesin ne kadar benzemesin bana gibi şeylere. Muhakkak ki çok eleştiri olacaktır. Eleştiri olması da iyi bir şeydir. Bundan sonra daha iyileri de yapılacaktır ki yapılmalı da. Bence bu filmin en önemli olayı Atatürk’ün sevgisini ve Atatürk’e olan sevgiyi anlatıyor olması. Biz hepimiz çocukluğumuzdan beri okullarda Atatürk’ü okuduk. Şiirler ezberledik, onun için tiyatro oyunlarında oynadık. Bazen, bazı zamanlarda o bayramları kutlamada Atatürk’ü anmaya mecbur bile hissettik kendimizi küçücük çocukken. Bize bunun en saf ve en önemli olarak sevgiden başladığı anlatılmadı. Bu film bunu yapıyor, çünkü Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi ve bu ülkenin insanını çok seviyordu. Aynı zamanda yaşamayı da seviyordu. Bunların yanında ülke insanı tarafından da çok seviliyordu, anlatılmaya çalışan şey o, bu filmde. Atatürk büyük bir devlet adamıydı ki bence dünyada eşine rastlanmaz ve öngörüsü çok yüksek bir liderdi. İçinde nasıl bir vatan sevgisi ve nasıl bir vazife ruhu taşıdığını anlatmaya çalışan bir liderdi. Şu lafını kolay kolay hiçbir liderden duymazsınız: ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’. Ne hayat, ne senin öz benliğin, ne amaçların ne de egolarının hiçbir anlamı kalmaz. Sanıyorum bazı insanlar Atatürk’ü anlamada bu yüzden zorlanıyorlar. Sıradan bir insanın başarabileceği bir şey değil, dünyevi egolarından vazgeçip, kendini bir amaç uğruna -ki kutsal bir amaç- bu kadar feda etmek. Bu film bunun altında büyük bir sevgiyi barındırdığını anlatıyor.

Türkiye’de çalışmayı hayal ettiğiniz bir yönetmen var mı ?
H.E.: Var. Çok istiyordum mesela Zeki Bey (Demirkubuz) ile çalışmayı. Nuri Bilge ile çalışmayı da çok istiyorum. Onlarla eğer çalışabilirsem, çok fazla da şey öğrenebileceğimi düşünüyorum. Çok keyifli bir çalışma olabileceğini düşünüyorum, çünkü filmlerini izlerken çok keyif alıyorum. Bunun yanında daha var tabii bir sürü yönetmen, yalnız bu saydıklarımla çalışırsam daha fazla tatmin olacağım.

Bir rol teklifi geldiğinde en çok hangi unsurlarına dikkat edersiniz ? Senaryo mu, yönetmen mi oyuncular mı daha ağır basar teklifi değerlendirirken ?
H.E.: İlk başta senaryoya bakıyorum. O hikâyenin beni cezbetmesi birinci derecede mühimbenim için.

Peki Nuri Bilge’den bir senaryo gelse direkt kabul eder misiniz ?
H.E.: Ederim, çünkü senaryo o noktada ikinci planda kalır. Nuri Bilge’nin zaten senaryo konusunda problemi atlamış olduğunu düşünüyorum doğrudan. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir yönetmense, muhakkak senaryoyu, ne yazmış ne anlatmaya çalışmış merak ederim okurum. Ama Nuri Bilge’den gelirse, ondan geliyor olması büyük önem taşır. Düşünürüm ki, en iyisini yapmayı düşünüyordur ve bir şekilde daha önce yapmış olduğu işler garantidir, referansıdır o senaryonun yani.

İstanbul’da nerede yaşıyorsunuz ? Memnun musunuz yaşadığınız semtten ?
H.E.: Nispetiye Mahallesi. Henüz yeni geçtik oraya ama memnunuz, seviyoruz.

Yakında baba olacaksınız. Daha şimdiden hayatınızda değişiklikler olmaya başladı mı ? Babalık fikri ne hissettiriyor size ?
H.E.: Değişiklik oldu tabii, üçüncü bir şahıs var şu an hayatımızda. Çok keyifli ve heyecanlı. İçimi ısıtıyor. Bilmiyorum ne gelecek başımıza ama heyecanlanıyorum.

2009 nasıl geçti sizin için ? Nasıl hatırlayacaksınız ilerde bu yılı ?
H.E.: Çok şey öğrendiğim bir yıl oldu. 2009 senesinde çok şey yaşadım. Çok çalkantılı bir yıldı benim için. Olaylarla başa çıkma ve insan tanıma konusunda bir takım şeyler öğrendiğimi düşünüyorum. Aynı zamanda birçok olumsuzluğun yanında, hayatımdaki en büyük güzelliklerin de kendini gösterdiği ve hayatıma girdiği bir yıl oldu.

2010’da neler yapacaksınız ? Var mı belli olan projeler ?
H.E.: 2010’dan beklentim sağlıklı bir şekilde çocuğumuzun dünyaya gelmesi. Onun dışında da fazla bir beklentim yok. Fazla bir beklentiyle yaklaşmayı sevmem zaten. Benim tarzım da değil. Proje olarak şu anda gerçekleşecek herhangi bir proje yok.

# 70
# 71
# 72
  • Мнения: 630

Коя е тази мацка??? newsm78 newsm78 newsm78

# 73
# 74

Общи условия

Активация на акаунт